30 Kasım 2013 Cumartesi

İletişim Derken?




İletişim araçlarının gelişmesiyle iletişim mekanikleşmiştir. Yüz yüze iletişimin önemine ne kadar değinsekte gerçek anlamda şuan yüz yüze iletişim kuramamak en büyük sorunumuz.Aslında yüz yüze iletişim bi zaman sonra tarih olacak. Yeni nesile eski zamanlarda şöyleydi böyleydi diye anlatarak yad edeceğiz. Hani şu 'eski bayramlar' gibi. Hey gidi sohbetlerimiz diyeceğiz. Bi bakıma aile büyüklerimiz haricinde herkes yüz yüze iletişimi sonlandırmış durumda . Örneğin arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde bile elimizdeki akıllı telefonla (telefonlar akıllaştıkça insanlar aptallaştı) farklı sosyal ağlarda da etkileşim kurmaya çalışıyoruz. Tam olarak ortama uyum sağlayamıyoruz. Konuşulanlar ya bölünüyor ya da yüzeysel geçiştiriliyor.Takipçisi olduğum, müziklerini beğenerek dinlediğim bi sanatçı konserlerinde hemen herkesin telefonuyla kendisini çekmesinden oldukça rahatsız olduğunu yazmıştı. Rahatsızlığının nedeni icraat ettiği sanatın kulaklara hitap etmesiydi. Yani dinleyiciye ihtiyacı vardı. Görsel zenginlik elde edeceğim diye kendini tüketen seyircilere değil. Aslında geçmişteki konserleri hatırladığımızda insanlar şarkılara çakmakla eşlik ederdi. Şimdi ise telefonun ışığıyla.Her yer aydınlık şıkır şıkır.Ama bi kalite eksik. Akıl hep havada, dikkat hep dağınık.

26 Kasım 2013 Salı

İstemek..

istersin ki avaz avaz şarkı söyleyesin
istersin ki sokaklarda koşasın
istersin ki yıldızları seyredesin
istersin ki sessizliği dinleyesin
istersin ki mavilikleri izleyesin
istersin ki deli gibi sevesin
istersin ki..
istemekle oluyor aslında 
istiyor musun gerçekten? 
Evet, Hayır.

23 Kasım 2013 Cumartesi

Hey Özgürlük..

World Wide Web Vakfı, 2013 Web İndeks Raporu’nu yayınladı. Sansürü izleme amacıyla vakfın her sene yayınladığı rapor, 81 ülkedeki internet özgürlüklerini masaya yatırırken Türkiye’ye ait verdiği bilgiler de dikkat çekiyor.
WWW’in kurucusu Tim Berners-Lee, son dönemde NSA skandalıyla gündeme gelen devletlerin kullanıcıları internet üzerinde gözetleme eylemlerinin web’i tehdit ettiğini ve artan bu gözetleme faaliyetlerinin demokrasinin önünde büyük bir engel olduğunu dile getiriyor. Artan internet sansürlerine dikkat çeken Berners-Lee, devletlerin internet trafiğini gözetlemesi konusunda yeni yasalara ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor.
İndekste ülkelerin %94′ünde hükümetlerin interneti engelleme girişimlerinin izlenmediği göze çarparken %30 oranında ülkede siyasi paylaşımların engellendiği dikkat çekiyor. Bu senenin raporuna damgasını vuran bulgu ise bizim de Gezi Parkı olaylarında kısa süre önce deneyimlediğimiz gibi internet ve sosyal medyanın insanları örgütlenmeye daha fazla ittiği yönünde.
WWW İnternet Sansür Haritası
İnternet Özgürlüğünde Türkiye 58.Sırada
İndekste ülkelerin internet özgürlüğü sıralamasında İsveç, Norveç, İngiltere ve ABD gibi ülkeler ilk sıralarda yer alırken Türkiye Gana, Hindistan ve Çin’in ardından 58.sırada geliyor. Ülkeleri gelir sıralaması ve web endeksindeki farka göre de sıralayan raporda Türkiye’nin Katar, Suudi Arabistan, BAE, Botswana ve Singapur’un ardından beşinci sırada yer aldığı göze çarpıyor.
WWW’den Gezi Parkı Olayları Sosyal Medya İlişkisi Yorumu
Raporun en dikkat çeken kısımlardan biri de Türkiye’deki Gezi Parkı olayları ve sosyal medya ilişkisinin incelenmesi. Raporda Gezi Parkı eylemleri sırasında atılan lokasyon bilgisi içeren tweet’lerin %90′ının Türkiye’den atıldığı ve %88′inin Türkçe olduğu belirtiliyor. Bunu 2011′deki Mısır ayaklanması ile karşılaştıran rapor bu ayaklanmalar sırasında en çok retweetlenen tweet’lerin sadece %3o’unun Mısır’dan geldiğini ortaya koyuyor. Ayrıca Gezi Parkı eylemleri sırasında kullanıcıların medyayı eleştirmek için sosyal medya kanallarını, özellikle Twitter’ı yoğun olarak kullandığı ve bunun için #BugünTelevizyonlariKapat gibi hashtag’lerden beslendiği de raporda yer alıyor.

16 Kasım 2013 Cumartesi

Her şeyde biraz yalnızlıktan..

Yalnızlık bi his, çoğu zaman hayalkırıklarıyla oluşan ve güvensizlikle her geçen gün bizi ele geçiren çok soyut ama bi o kadar da gerçek.

Yalnızlık nasıl bi şey ki içimizi kapladığında çoğu şey anlamını yitiriyor. Değersiz kılıyor bütün yaşanmışlıkları, silip atıyor duyguları.

Yalnızlık nerde karşılıyor bizi ve neden ele geçirdiğinde benliğimizi sevinçten çok hüzne boğuyor.

Ah yalnızlık hayatı öğrenmeye başladığımız vakit yavaşça sende gelip alıyorsun köşeni ve sonra terk etmiyorsun da..

Oysa insanların sadakatine ihtiyacımız varken yalnızlığa ne oluyor da bırakmıyor peşimizi.


Mavi Kuş Reklam Peşinde




Twitter’ın kullanıcılarına sunduğu en yeni gelişmelerin başında fotoğraf iliştirilen tweetlerin artık fotoğrafları varsayılan şekilde timeline içinde göstermesiydi. Kimilerine göre twitter’ın ruhuna aykırı bulunsa da, işi bu mecralarda pazarlama olanlar için yepyeni ve farklı bir boyut yakalanmış gibi görünüyordu.

Bu durum, kişisel yada kurumsal kullanımda kişilere yada markalara yepyeni ifade fırsatları verdiği ise yadsınamaz bir gerçek. Şimdiden bu alanı nasıl daha iyi kullanıp trafik yaratabileceğimiz üzerinde çalışmaya başladık bile.

Text formatındaki bir yazıdan daha etkili bir iletişim aracı olduğu kesin görsellerin, insanların artık neredeyse okumaya, okuduğunu anlamaya, onu şekillendirmeye ve idrak etmeye bile zamanları yok. Bu iyi birşey mi bilmiyorum yada insanlara bu kadar rahatlığı vermeli miyiz emin değilim ama görsel iletişim, kesinlikle bir yerde yazı tabanlı iletişimden daha keskin ve sonuç odaklı.

Twitter timeline’ı içinde görsellerden maksimum faydayı sağlamak için yalnızca fotoğrafları yükleyerek insanların bu fotoğraflardan yola çıkarak sizinle etkileşime geçmesini yada ürünlerinize / hizmetlerinize ilgi göstermesini beklemeniz başlı başına bir hata olur. İşte bu aşamada, bu alana içerik üretirken nelere dikkat etmeniz gerektiğine dair kısa notları okuyarak işe başlayabilirsiniz.

Sosyal medya iletişiminde kullanmak üzere çektirdiğiniz yada satın aldığınız / edindiğiniz fotoğrafları öncelikle bir kez de Twitter timeline tasarımına uygun hale getirmek için kırpmanız yada optimize etmeniz gerekiyor. Bir çok mecra için farklı optimizasyonlar yapmanız gerektiğinin farkındayım fakat bu gerekli bir başlangıç.
Eklediğiniz fotoğraflar, ilişkilendirdiğiniz tweetlerin altında yer alır, yukarı ortalanmıştır ve 440×220 piksel genişliği ile yüksekliğinde olacak şekilde ebatlandırılır. Eğer sahip olduğuz ve timeline’a eklediğiniz fotoğrafta da 2:1 oranı varsa sorunsuz şekilde görüntülenir fakat farklı bir orana sahipse bu görsel, sağından ve altından kesilir, bu durumda vermek istediğiniz mesajı tam olarak veremeyebilirsiniz.
Sahip olduğunuz görsel materyalde bir yüz yada ürün kullanıyorsanız, bu bölümü mutlaka görselin mümkün olduğu kadar ortasına çekmelisiniz. Özellikle yüzler belirgin olmalıdır.
Twitter, tweetlere eklemek üzere size maksimum 3 MB’lık bir alan tahsis eder. Bu durum, üzerine tıklandığında fotoğrafların daha geniş ve anlaşılır şekilde açılması için yeterli bir büyüklüktür.
Bir fotoğraf yüklemek, 140 karakterlik tweet hakkınızdan 26 karakteri götürür. Anlaşılır bir ifade ve daha çok etkileşim için geriye kalan 114 karakteri maksimum 94 karaktere kadar optimize etmelisiniz.


Yeni güncellemelerle artık sponsorlu tweet sahibi olan markaların görselleri reklam içerebiliyor. Markalar, herhangi bir genişletme (expand) reaksiyonuna gerek kalmadan tweetlerini açık halde tutabilecek satın almalar yapabiliyorlar. Bu durum, yeni bir ürünün pazardaki algısını yaratmak, bir indirimi duyurmak yada alışveriş kuponlarını dağıtmak gibi pazarlama faaliyetleri için son derece iyi bir yöntem. Görselleri tasarlarken dikkat edilmesi gereken en basit ve tek gerçek, aslında insanların ilgisini çekmeyi sağlayacak materyalleri kullanmak!

 Twitter timeline akışında hangi görselleri kullanabilirsiniz?
 İndirim haberleri
Yeni ürün duyuruları
Yeni hizmet haberleri
Soru etkileşim faaliyetleri
İnfografikler
İndirim kuponları
İlgi çekici, merak uyandırıcı fotoğraflar (hayvan resimleri, günün anlam ve önemine vurgu yada merak uyandırıcı fotoğraflar)
Bu arada, Twitter kullanıcıları arasında yapılan bir çalışma, insanların yalnızca düz metinlerden farklı olarak içinde bir görsel olan tweetlere daha çok rabet ettikleri ve o tweet ile etkileşime geçtikleri gözlenmiş.

Tıpkı diğer sosyal medya araçlarında olduğu gibi Twitter’ın bu yeni iletişim biçimi de aslında tamamen sizin yaratıcılığınıza kalmış bir imkan sunuyor.


10 Kasım 2013 Pazar

Teknolojiyle iyi kötü anlaşıyoruz..



 Yukarıdaki resme baktığımızda önce bi tebessüm ettiriyor. Ama resim üzerine düşünmeye başladığımızda web teknolojinin gelişmesiyle hayatımızın ne kadar değiştiğini görüyoruz. Evet teknoloji iyi bi şey. İnsan yararına olan bi şey. Peki bu yararın zararlarını da görmüyor muyuz? 

 Sosyal ağların gelişmesiyle insanların birbirinden kopması aynı zamana denk geliyor. İnsanlar birbirinin hayatının bu kadar içerisindeyken aslında birbirlerine kilometrelerce uzaklar. Sadece bu yakınlık gözetlemekten geliyor . Birbirlerine temas etmeden yıllarca bu sosyal ağlardan iletişimlerini, yakınlıklarını sürdürüyorlar.  Beraber oturup eğlenmiyorlar, birbirlerini dinlemiyorlar. Duygusal bi varlık olan insan, duygularından her geçen gün uzaklaşıyor. Popüler olanın yanında tek tipleşerek aynı şeyleri düşünüyoruz. İnsanlardan uzaklaşmanın ötesinde kendimizden de uzaklaşıyoruz. En basitinden şuan düşüncelerimi yazdığım yer bi kağıt sayfası değil, elimde de bi kalem yok. Kendi yazı stilimle yazmıyorum, klavyenin bana uygun gördüğü yazı stiliyle tuşlara basıyorum. Bi nokta da mekanikleşiyorum. Makinanın uzantısı durumundayım.

 Web teknolojinin gelişmesiyle insan ilişkilerinin yapaylaştığını söylemek gerekir. Tabii eleştirdiğim bu düzenin bende içerisindeyim. Aslında telefonla, sosyal ağlarla üniversitede tanıştım. Lise yıllarında hiçbir sosyal ağda olmayan interneti sadece araştırma yapmak için kullanan biriydim. Hiçbir zaman merakta etmedim. Ama ne zaman üniversiteye geldim  gerçek çevremden koptum o zaman internet zamanımın büyük bölümünü geçirdiğim yer oldu. Çünkü insan ilişkileri yeni girdiğim çevrede hep net üzerindeydi. Bende ayak uydurayım derken baya bi kaptırdım kendimi. Şimdi hala aktif kullanıcıyım. Netten uzaklaşamayınca takip edeceğim kişi sayısını azaltarak hem daha samimi paylaşımlar yapmaya başladım hem de sadece aynı ortamları paylaştığım insanların yaşamını gözetlemekten vazgeçtim. Güzel bi çözüm oldu. Ben buna az ve öz diyorum. Gerçekten işe yarıyor.

6 Kasım 2013 Çarşamba

griye uyanmak

bi sonbahar sabahı.. hava kapalı her yer gri. Kuşlar ötüyor, araçlar geçiyor, insanlar bağırıyor griye uyanan şehirde hayat devam ediyor. Sesler duyuyorum yere düşen şişenin sesini, dışardaki kuşun, gürleyen göğün sesini.. Bir de içimde sesler var onları dinlemek dışardaki sesleri dinlemekten daha zor daha güç. Biraz kaygılı ama bi o kadar da çoşkulu. Beni ben yapan şeyler. Kaybetmekten çok korkarım belki de o yüzden kazanmak için çabalamayışım. Hem bazı durumlarda kazanmak, kaybetmek yoktur sadece sevmek vardır.Sadece sevmek.. karşılıksız, beklentisiz. Biri sizi sevsin diye sevmezsiniz, biri gelir gözünüzün içine bakar ve sonrası sol yanınızla ilgili..

5 Kasım 2013 Salı

Göğe Bakma Durağı


İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları  da
Göğe bakalım

Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam birde ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım

Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukca güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi 
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat 
Durma göğe bakalım.  
                                               T. Uyar
bazen şiir okursun bazen kendini.. o yüzden diyorum ya tarifsiz hisler yoktur aslında. Sen kendini anlatamazsan şiirler anlatır sana kendini.

2 Kasım 2013 Cumartesi

gidişler olacak elbet..

Üniversiteye adım attığım ilk günden berii  insan kalabalıklarında yaşamak için az çaba sarfetmedim. Şükür hep makul olan bi insandım. Ama bu makulluğun beni kendimden uzaklaştırdığını çok sonra farkettim. O zaman kendim gibi olmaya karar verdiğimde ise çevremdeki insanlarla çatışmak zorunda kaldım. Çatışmalarım kavgayla, yüksek sesle olmadı hepsi pasif direnişti. kendimi rahatsız hissettiğim kişilerin hayatından çıkmaktı bütün eylemim. Ve sonradan anladım ki kendini bi yerde rahatsız hissediyorsan kalmak için çabalamak boş iş miş.. Çünkü o rahatsızlık hep olacak ne kadar gözardı etsen de, yokmuş gibi davransan da. Tabii yaşayarak öğreniyoruz. Eksilmiyor hayatı öğreniyoruz. Hayat denilen dersin en başında olacak bu tür kırılmalar önemli olan sonrası..

Hem vasıflı yalnızlık vasıfsız kalabalıklardan iyidir.

O zaman yalnızlığın şerefine..

1 Kasım 2013 Cuma

Facebook İllegal Çöpçatan

Her gün Facebook üzerinden birçok bilgi paylaşıyorsunuz. Kabul edelim onlar sizin hakkınızda çok şey anlatıyor.Özellikle Facebook'un bu konudaki algoritması ile davranışlarınız, arkadaş yapınız ve başka bilgiler öğrenilebiliyor.

Şimdi ise Facebook kalbinizi görebilecek. Bu sayede sadece verilere bakarak insanların  ilişki durumları ortaya çıkacak. Diyelim ki bir arkadaşınız olsa aralarındaki bir ilişkiyi Facebook öğrenebiliyor. Facebook bu sayede hangi gönderinin daha fazla önem taşıyacağı anlaşılabiliyor. Facebook hayatındaki önemli insanları anlayarak size daha özel içerikler göstermek istiyor.

Elbette bu durum daha çok Facebook reklamcılarının  işine yarayacaktır.